Çocuklarda Konuşma Geriliği

İçerik: 
GEÇ KONUŞMA
“Çocuğum istediği şeyleri ağlayarak yaptırmaya çalışıyor.”, “Kaşığı al gel deyince getiriyor ama kaşık demiyor”, “Aslında akıllı söylediklerimizi anlıyor ama konuşmuyor.”, ”Su içmek ya da oyuncağını almak istediğinde eliyle gösteriyor.”, “2 yaşında ama anne-baba demedi.” gibi cümleler kullanıyor ya da kullanan ebeveynler tanıyorsanız sözü edilen çocukta konuşma ile ilgili birtakım aksaklıklar söz konusu olabilir. Çocuğunuz yaşıyla uyumlu konuşma beklentisini karşılamıyorsa ve istediklerine ya da ihtiyaçlarına konuşmadan ulaşma çabası içindeyse konuşma bozukluğu ya gelişimsel dil geriliğinden bahsedilebilir. Böyle bir durumla karşılaştıysanız/karşılaşırsanız sakin kalın, durumun nedenlerini ve nasıl çözülebileceğine odaklanın. Henüz hiç karşılaşmadıysanız ve karşılaşmak istemiyorsanız önerilere kulak verin.
Her şey yolundaysa bir bebek; ilk 6 ayında heceleri çıkarmaya ve 12 ayında ise bu heceleri kelime haline getirmeye başlar. 2 yaşında kadar kelimeleri artırmaya ve kelimeleri birleştirerek cümle kurmaya başlar. 3 yaş civarındaki çocuklar 5 kelimeye kadar uzunlukta cümleler kurabilir ve diğerleri tarafından büyük oranda anlaşılabilirler.
DİL GELİŞİMİ
18 aylık olana kadar geçen sürede bebeklerden ilk kelimelerini söylemesi beklenir.
0-6 Ay: Bebek dış dünyadan gelen seslere bakar, anlamsız sesler(mırıldanma) çıkarır.
6-12 Ay: Bebek isteklerini belli etmek için sesler çıkarır. De-de, ba-ba, gibi heceler(babıldama) çıkarabilir.
12-18 Ay: Basit yapıda iki kelimeden oluşan cümleler kurabilir. 5-20 arası kullanabildiği kelime dağarcığı olmalıdır. “Evet, hayır” gibi komutları anlayabilir. İsmi söylendiğinde tepki verebilir.
18-24 Ay: İkiden fazla kelimeden oluşan kelimeler kurabiliyor olmalı. Kelime dağarcığı en az 50 kelimeden oluşmalı. Yönerge alabilmeli.
24-36 Ay: Beş kelimeden oluşan cümleler kurabilir. “Ne, neden?” diye sorular sorabilir. Bir olay örgüsünü(örneğin; masal) dinleyip takip edebilir. “Ayıcık nerede, ben kimim?” gibi soruları anlayabilir ve anlamlı cevaplar verebilir.
Eğer çocuğunuzun gelişimi bu evrelere paralel ve uyumlu bir şekilde ilerlemiyorsa bir sorun olabilir, durumu araştırmakta fayda var.
Konuşma geriliği olduğunun nasıl anlaşılacağı konusuna gelince hemen tanı koymamakta yarar var. Çünkü bazı çocuklarda konuşma tembelliği olabiliyor. Bu durum zaman içinde kendiliğinden kaybolur. Ancak geç konuşma gösteren çocuklarda ciddi bir problem olduğunu işaret eden bazı semptomlar da bulunmaktadır.
  • İşaret ve diğer iletişim biçimlerinde gözlenen anormallik,
  • Çocukta fiziksel veya gelişimsel bir sorunun varlığı,
  • Çevresine karşı ilgisiz kalma,
  • Kelimeler yerine anlamsız sesler çıkarma,
  • Genellikle yalnız kalmayı tercih etme,
  • İsteklerini öfkeli davranışlarla anlatmaya çalışma,
  • Yeni bir ortama uyum sağlamakta zorluk.
Böyle bir durumla karşı karşıyaysanız iki hatalım tutumdan uzak durmalısınız. Paniklemek-durumu felaketleştirmek ve görmezden gelmek- önemsememek. Bazı aileler “Eyvah, herhalde zeka geriliği var.”, bazı aileler de “Babası/amcası/teyzesi de geç konuşmuştu, sonra düzeldi.” şeklinde düşünüp aşırı kaygı ya da kayıtsızlık yaşayabiliyor. Bu tutumlar çocuğun da kaygıyı hissedip daha çok konuşmamasına ya da müdahalede geç kalınmasına sebep olabilmektedir. Doğru olan sakince durumun nedenini ve çözüm yollarını araştırmaktır.
Herhangi bir sorun yoksa bebekler doğarken konuşma ve dil yeteneği ile doğarlar. Doğduklarında dili kullanamazlar belki ama dil öğrenimi bebeklerde doğumla birlikte başlar. Sesleri işitir, kendi isteklerini çeşitli sesler çıkararak anlatırlar. Bebeklerin doğuştan getirdikleri bu yeteneklerini kullanmalarını ve geliştirmelerini etkileyen çeşitli faktörler vardır.
Bu faktörler; biyolojik, gelişimsel ve psikososyal olarak ayrıştırılabilir. Dil gelişimini etkiyen en önemli faktörlerin başında ‘sosyal çevre’ gelmektedir. Bu alanların herhangi birindeki sorun konuşma problemlerini ortaya çıkarabilir.Doğum öncesinde ya da sırasında ortaya çıkan güçlükler, nörolojik problemler (serbralpalsi, travmatik beyin hasarı, hidrosefali vb.), yarık damak dudak gibi yapısal problemler, işitme ya da görme problemi, yaygın gelişimsel bozukluk, otizm gibi biyolojik ve gelişimsel  bozukluklar ve uyaran eksikliği, çok fazla yalnız kalma, sürekli televizyon izlemesi, tablet ya da telefon kullanımı, uyaran azlığı(çocukla çok az iletişim kurulması), kardeş kıskançlığı, depresyon, travma yaşama, çocuğa konuşma fırsatının verilmesi(o daha talebini ifade etmeden talebinin karşılanması) gibi psikososyal etkenler geç konuşmayı ya da konuşmamayı tetikleyen durumlardır.
Peki geç konuşmanın ortaya çıkmasını önlemek için neler yapılabilir?
Bu noktada çocukların büyürken ve gelişirken rehberi olan aile üyelerine sorumluluklar düşmektedir.  Bu çaba ve sorumluklar çocuk doğduktan itibaren başlamalıdır.
  • Doğduğu andan itibaren bebekle konuşmaya başlanmalıdır.
  • Çocuğunuza ismiyle hitap edin. Dikkatini çekmek için oyuncak kullanabilirsiniz.
  • Çocuklarla “bebeksi” konuşulmamalıdır. Sevimli olduğunu düşünebilirsiniz fakat işlevsizdir. Çocuğun kelimelerin normal halini öğrenmesi gerekir. Bu nedenle çocukla konuşulurken düzgün konuşulması önemlidir.
  • Çocukla oyun oynamak ve oyun esnasında onunla konuşmak ve dikkatini odaklayabilmesi için yönergeler vermek dil gelişimini destekler.
  • Çocukla ilteişim halindeyken kullandığınız nesnelerin ya duyulan seslerin açıklamasını(topu aldım, ayıcığı düşürdüm, arabayı sürdüm, kuş sesi, yağmur yağıyor gibi) yapın.
  • Çıkardığı sesleri olumlu destekleyin(annesine susadığını söylüyor gibi).
  • Çocuğunuzla “fışfış kayıkçı”, “kırmızı balık gölde”, “ceee” gibi oyunlar oynayın. Sözel iletişim desteklenecektir.
  • Elinize resimli bir kitap alın ve ona göstererek görüntüleri okuyun. Zaman geçtikçe kendisinin eline verebilirsiniz.
  • Çocuğunuzu bol bol konuşturun. İstediği şeyi eliyle gösterince, birtakım sesler çıkarıp ağlayınca hemen yapmayın. Konuşması için onu teşvik edin(ne istediğini söyle, ver de vereyim gibi).
  • Ona sıkça sorular sorun. Sorunuza cevap vermesi için ona zaman tanıyın.
  • Çocuğunuzla konuşurken onun gelişim düzeyine uygun, açık, net, anlaşılır cümleler kurun.
  • Çocuğunuzla konuşurken yüzüne yakın mesafede durun ve boyuna yaklaşın.
  • Kelimelerin her zaman gerçek halini söyleyin. Dışarıya gitmeyi ifade etmek için ‘attaa’ ya da su için ‘buu’ gibi ifadeler kullanmayın.
  • Çocuğunuz konuşurken örneğin “kamyon” yerine “kaymon” diyorsa, onu düzeltin(örneğin, “Evet bu bir kamyon.” deyin).
  • Bazı kelimelerin telaffuzunu eksik ya da hatalı yapıyorsa ona kızmak yerine siz kelimenin doğrusunu söylemeye devam edin.
  • Beraber aile albümüne bakın ve fotoğraflar hakkında konuşun.
  • Akranlarıyla ve dil gelişimi bakımından kendinden daha ileride arkadaşlarıyla vakit geçirmesini sağlayın.
  • Televizyon, tablet ya da telefon gibi teknolojik aletler dil gelişimini yavaşlatmakta ya da durdurmaktadır. Özellikle 3 yaş öncesinde televizyon izlemek konuşma geriliğinin başlıca sebeplerindendir. Çünkü pasif bir iletişim söz konusudur, çocuk saatlerce dinler ama konuşmaz.
  • Televizyon izlemeyi yemeğini yedirmek ya da susmasını sağlamak için araç olarak kullanmayın.